Haber

ATA Partisi, laikliğe aykırı eylemleri nedeniyle AKP hakkında kapatma davası açmak için Yargıtay’a başvurdu.

ATA Partisi Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, laikliğe aykırı eylemleri nedeniyle AKP hakkında kapatma davası açılması için Yargıtay Başsavcılığı’na şikayette bulundu. Zeybek, “AKP iktidarının laiklik karşıtı söylem ve eylemlerini pervasızca sürdürmesini kendisi için bile tehlikeli görüyoruz. Ama ülkemiz için büyük bir tehlike. Bunlar manipüle edilemez. Manipüle etmek doğru değil. Dolayısıyla bu doğru değil.” Bu uygulamamız hem AKP’nin hem de AKP hükümetinin aklını başına toplaması için bir fırsat olacaktır.” “Öyle düşünüyoruz. Burada hükümetin laiklik karşıtı açıklamalarını tek tek sıralamayacağım. Bu konuyla ilgili bir dosya hazırladık. Bir kopyasını da Yargıtay’a sunduk” dedi.

ATA Partisi Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, laikliğe aykırı söylem ve eylemleri nedeniyle AKP hakkında kapatma davası açılması için bugün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na 73 sayfalık şikâyet dilekçesi sundu. Zeybek, partisinin Kurucu Heyet üyeleriyle birlikte Çankaya Ahlatlıbel’deki Yargıtay binası önünde dilekçeyi sunduktan sonra basın açıklaması yaptı. Zeybek şunları söyledi:

“Yargıtay Başsavcılığına görevini hatırlatmak için başvuruda bulunduk. Başvurumuzun amacı, Türkiye’de Türk devriminin en temel kavramlarından biri olan laiklik ilkesi konusunda toplumu yeniden uyandırmaktır. Cumhuriyetimizin temellerini ve temellerini oluşturmak ve başsavcıya görevini hatırlatmak. Türkiye Cumhuriyeti akıl ve bilim temelleri üzerine kurulmuştur. Devlet bilimle yönetilecektir. Eğitimde bilim esas olacaktır. Bu nedenle, Eğitimin ve devlet yönetiminin metinlere ve dogmalara teslim edilmesi, ülkemiz açısından geri dönüşü mümkün olmayan çok vahim gelişmelere yol açabilir.Bu çalışmayı başlatan AKP, yaşanan gelişmeler karşısında bir süre sonra çalışmayı kendisi bile durduramayabilir. Gerçekten de devletin, ordunun ve yargının, açıkça kökten dinci olan ve daha önce ‘Cemaat, Fetullah Gülen Hizmet Hareketi’ olarak adlandırılan bir harekete teslim olması sonucu son derece tehlikeli bir gelişme yaşandı. Bu ateşle oynamaktır, gerçek bu değil.

“AKP’Yİ DE UYARIYORUM. BUNU DA DURDURAMAZSINIZ. FETÖ’DEN DERS ALMADIYSANIZ METO’YU MI VERECEKSİNİZ?”

AKP iktidarı oy almak için ya da başka amaçlarla laiklik karşıtı açıklama ve eylemlerde bulunmuş olabilir. Dini istismar amacıyla yapılmış olabilir. Bu oyun çok tehlikeli bir oyundur. O tehlike ülkemizde yaşandı. Bilge adamlar başkalarının deneyimlerinden öğrenirler. Ama akıllı olmayanlar kendi deneyimlerinden bile ders çıkaramazlar. Yaşananlardan ders alınması gerekiyordu. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir konuşma… Milli Eğitim Bakanı ‘Sizin STK’nız, bizim STK’mız. ‘Biz işi sizin tarikat dediğiniz oluşumlara protokol yaparak devrettik’ şeklinde sözler söyledi. Anlaşma nerede? Anayasamızın koruması altında olan tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun uyarınca tarikat adı verilen oluşumlar gayri meşrudur. Bunlar kanun dışıdır. Bunları pervasızca konuşmanın, en tehlikelisi Milli Eğitimi onlara devretmenin ülkemiz için tehlike olduğu konusunda sizi uyarıyorum. AKP’yi de uyarıyorum. Bunu da durduramazsınız. Size de sıkıntı yaşatacaklar. FETÖ’den ders almadıysanız onu METÖ ile mi değiştireceksiniz? Mezhepleri mi koyacaksınız? Bu nedir?

“AKP HÜKÜMETİNİN LAİKLİK KARŞITI SÖYLEM VE EYLEMLERİNİ DEVAM ETTİRMESİNİ KENDİSİ İÇİN BİLE TEHLİKELİ GÖRÜYORUZ. ÜLKEMİZ İÇİN ÇOK BÜYÜK BİR TEHLİKEDİR. BUNLAR KALDIRILMAZ”

Dolayısıyla açık bir ifadeyle AKP iktidarının laiklik karşıtı açıklama ve eylemlerini pervasızca sürdürmesini kendisi için bile tehlikeli görüyoruz. Ancak ülkemiz için büyük bir tehlikedir. Bu şeylerle oynayamazsın. Oynamak gerçek değil. Dolayısıyla başvurumuzun AKP ve AKP hükümetinin aklını başına toplaması için bir fırsat olacağını düşünüyoruz. Burada hükümetin laiklik karşıtı açıklamalarını tek tek sıralamayacağım. Bu konuyla ilgili bir dosya hazırladık. Bir kopyasını da Yargıtay’a teslim ettik. Biz ne bekliyoruz? 2008 yılında Anayasa Mahkemesi, AKP’nin laikliğe aykırı hareketlerin ve açıklamaların odağı olduğu yönünde bir karar aldı. Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 6’sı evet dedi: ‘AKP laikliğe yönelik faaliyetlerin odak noktasıdır. “Kapatılması lazım” dedi. Yani aslında çoğunluk sağlandı. Dördü de laikliğe karşı eylem ve açıklamaların odak noktasıdır. Ama kapatmayalım. “Hazineden verilen paranın yarısını keselim” dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı da davanın reddi yönünde oy verince nitelikli çoğunluk yani üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için karar verildi. AKP’nin bundan ders almasını bekliyorduk. Artık bu konuyu bıraksın. Kapatma gerekçesinde yer alan konulardan biri de imamların düğünleri kıldırması meselesiydi. Bu ilişkiydi. Ama bu söz olmaktan çıktı, eyleme dönüştü. Onun için tekrar söylüyorum bu iş tehlikelidir. Oynamaya gelmiyor. Dolayısıyla bu uygulama vesilesiyle hem toplumumuzu hem de ülkemizi yönetme noktasına gelen AKP hükümetini uyarıyorum.”

Zeybek, Yargıtay’ın şikayet dosyasını kabul edip davayı açıp açmayacağı yönündeki soruya şu cevabı verdi:

“CUMHURİYET YÜKSEK MAHKEME BAŞSAVCISININ AVUKAT OLARAK BU DAVAYI AÇMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın avukat olarak bu davayı açması gerektiğini düşünüyorum. Biz bunun için başvurduk. Artık karar onların. Bakalım. Olmasa da biz gereğini yapıyoruz. bir uyarı. Bir devletin böyle bir dini varsa din çürür, devlet çöker. Tarihin altın kuralı şudur: Din de bozuktur. Nitekim din de bozuktur. Bu yüzden bugün milletimizin üçte ikisi Z kuşağı gençleri deist ve ateisttir, çünkü iktidarın hataları dine mal edilmiştir, tarikatların yaptıkları ve rezaletleri basına yansımıştır ve gençlerimiz bunun farkındadır ve birçok kişinin hatası nedeniyledir. Dini temsil ettiğini iddia eden odaklar. Sırf bu uygulamayı yaptığım için dindar olduğunu düşünen insanlar bana saldırıyor. Bana saldırın. Daha çok saldırın. Ama bir gerçeği bilin. Dini koruyorsanız bu şekilde koruyamazsınız. tam tersine dinin çürümesine, yok olmasına sebep oluyorsunuz. Eğer bir hükümet dini İslam’ı referans olarak kullandığını söylüyorsa. Bu iktidar böyle diyor ve bu söz bile AKP’yi kapatmaya yetiyor. Eğer bunu söylüyorsa vatandaşlarımız siyasi partiyi İslam ile özdeşleştiriyor demektir. Bütün bunları, mezheplerin her gün ortaya çıkan rezaletlerini görüyorlar. Bunların din olduğunu düşünüyorlar. Onlar da dinden uzaklaşıyorlar. “Hem devleti hem de dini korumanın yolu, Türkiye’yi yönetenlerin laikliğe sıkı sıkıya bağlı kalmasıdır.”

haber-taskopru.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu